HPV Aşısı
İnsan papilloma virüsü (HPV) cinsel yolla bulaşan yaygın bir virüs olup çeşitli kanser türleriyle ilişkilidir. Özellikle rahim ağzı kanseri anüs vulva vajina penis ve orofarinks kanserleriyle bağlantılıdır. Yüksek riskli HPV tipleri arasında yer alan HPV-16 ve HPV-18 p53 ve Rb gibi tümör baskılayıcı genleri etkileyerek kötü huylu dönüşüme yol açabilir. Çoğu HPV enfeksiyonu geçicidir ve bağışıklık sistemi iki yıl içinde bu virüsü temizleyebilir. Ancak kalıcı enfeksiyonlar epitelyal displazi veya karsinom gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle HPV önemli bir sağlık tehdididir.
HPV nedir ve neden bu kadar yaygındır?
HPV hem erkekleri hem de kadınları etkileyen en yaygın cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biridir. Genellikle fark edilmeden ilerler çünkü çoğu kişi enfekte olduğunu bilmez. Dünya genelinde cinsel olarak aktif bireylerin büyük bir kısmı yaşamları boyunca HPV ile karşılaşır. Bu virüs cinsel temas sırasında ciltten cilde bulaşarak yayılır. Ayrıca bulaşması için vücut sıvısı değişimine gerek olmaması virüsün yayılmasını kolaylaştırır.
HPV düşük riskli ve yüksek riskli tipler olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Düşük riskli tipler genellikle kanser riski taşımayan ancak genital siğiller gibi sorunlara yol açan türlerdir. Yüksek riskli tipler ise özellikle HPV-16 ve HPV-18 rahim ağzı kanseri başta olmak üzere bir dizi kanser türüyle ilişkilidir. Tedavi edilmezse bu yüksek riskli tipler hücresel değişikliklere neden olarak zamanla kansere ilerleyebilir.
Çoğu durumda bağışıklık sistemi virüsü iki yıl içinde temizler. Ancak bazı vakalarda yüksek riskli tipler kalıcı hale gelir ve daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle HPV enfeksiyonuna karşı aşılama en tehlikeli tipleri önlemede büyük önem taşır. Özellikle kansere yol açan tiplerin yayılmasını engellemek için aşı oldukça etkilidir.
Ek olarak serviks kanseri için düzenli tarama yapılması da önemlidir. HPV’nin neden olduğu erken hücresel değişikliklerin tespit edilmesi kanser gelişimini önleme şansını artırır.
HPV nasıl bulaşır?
HPV esas olarak cinsel temas yoluyla bulaşan bir virüstür. Genital anal veya oral seks sırasında cilt teması yoluyla bulaşabilir. Bununla birlikte virüsün bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekli değildir. HPV ciltte veya mukozal yüzeylerde oluşan küçük yırtıklar veya mikroskobik sıyrıklar yoluyla vücuda girer. Bu bölgeler genellikle genital anal ve ağız çevresinde bulunur.
HPV’nin bulaşması şu şekillerde gerçekleşebilir:
- Vajinal anal veya oral seks sırasında cilt teması
- Genital veya mukozal yüzeylerin doğrudan teması
Ayrıca HPV belirti göstermeyen kişiler tarafından da başkalarına bulaştırılabilir. Bu virüsü taşıyan birçok kişinin farkında olmadan başkalarına bulaştırmasına neden olabilir. Virüs vücutta uzun süre belirti göstermeden kalabilir ve enfeksiyonun ilk bulaşma zamanı takip edilemeyebilir. Bu durum virüsün yayılmasını kolaylaştırır ve kontrol edilmesini zorlaştırır.
HPV’nin belirtileri nelerdir?
HPV enfeksiyonları genellikle belirti vermeden ilerler ancak bazı durumlarda çeşitli semptomlar ortaya çıkabilir. Düşük riskli HPV tipleri özellikle HPV 6 ve 11 genital siğillere neden olabilir. Bu siğiller enfeksiyondan birkaç hafta ya da ay sonra ortaya çıkar. Genellikle küçük yumuşak ve karnabahar benzeri bir görünümde olabilirler. Aşağıdaki bölgelerde görülebilirler:
- Genital bölgede
- Anüs çevresinde
- Ağız ve boğazda
Siğiller genellikle ağrısızdır ancak kaşıntı ya da yanma gibi rahatsızlıklara yol açabilir. Bu siğiller kansere neden olmazlar.
Yüksek riskli HPV tipleri örneğin HPV 16 ve 18 çoğunlukla asemptomatik şekilde ilerler. Bu tip enfeksiyonlar genellikle belirti vermediği için yıllarca fark edilmeden vücutta kalabilir. Zaman içinde bu enfeksiyonlar hücresel değişikliklere neden olabilir ve tedavi edilmezse prekanseröz lezyonlar ya da kanser gelişebilir. Bu tür hücresel değişiklikler Pap smear ya da HPV testleri gibi tarama yöntemleriyle saptanabilir.
Kalıcı yüksek riskli HPV enfeksiyonları serviks displazisi adı verilen prekanseröz bir duruma yol açabilir. İlerleyen vakalarda serviks kanseri belirtileri ortaya çıkabilir. Bu belirtiler arasında anormal vajinal kanama pelvik ağrı ve cinsel ilişki sırasında ağrı yer alır.
Yüksek riskli HPV ayrıca anüs penis vulva vajina ve orofarenks gibi bölgelerde de kansere yol açabilir. Kanserler genellikle belirti vermeden gelişir ancak ilerlediğinde bölgede yumrular yutma güçlüğü ya da kanama gibi semptomlar görülebilir.
HPV nasıl teşhis edilir?
HPV’nin teşhisi birden fazla tarama ve test yöntemiyle gerçekleştirilir. İlk olarak Pap smear testi rahim ağzındaki anormal hücreleri tespit etmek için kullanılır. Bu test sırasında rahim ağzından hücreler alınarak mikroskop altında incelenir. Her ne kadar Pap smear doğrudan HPV varlığını test etmese de anormal hücreler tespit edildiğinde genellikle ek tanı yöntemleri devreye girer.
HPV testi genellikle Pap smear ile birlikte yapılır ve yüksek riskli HPV tiplerini tespit eder. Rahim ağzından alınan hücreler laboratuvarda incelenir ve HPV DNA’sı açısından analiz edilir. Bu test kanser riskini değerlendirmek için kritik bir adımdır çünkü anormal hücre değişiklikleri göstermeyen durumlarda bile HPV enfeksiyonunu ortaya çıkarabilir.
Eğer Pap smear veya HPV testlerinde anormallikler tespit edilirse kolposkopi yöntemi ile serviks vajina ve vulva detaylı olarak incelenir. Kolposkop kullanılarak bölge büyütülür ve asetik asit uygulanarak şüpheli alanlar belirginleştirilir.
Kolposkopi sırasında şüpheli dokular görülürse biyopsi alınarak daha ileri analiz yapılabilir.
Bu biyopsi kanser öncesi değişikliklerin ya da kanserli hücrelerin kesin teşhisine olanak tanır.
Son olarak bazı vakalarda PCR tabanlı moleküler testler ile HPV’nin türü ve genotipi tespit edilir. PCR yöntemi HPV DNA’sını çoğaltarak spesifik HPV tiplerinin hassas bir şekilde tanımlanmasını sağlar. Bu yöntem genellikle daha ayrıntılı incelemeler için tercih edilir.
HPV için tedavi seçenekleri nelerdir?
HPV için çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur ve bu tedaviler siğillerin boyutuna yaygınlığına ve hastanın genel sağlığına bağlı olarak değişebilir. İlk olarak topikal ilaçlar yaygın bir tedavi seçeneği olarak kullanılır. Bu ilaçlar siğillere doğrudan uygulanarak bağışıklık sistemini uyarır veya siğillerin büyümesini durdurur. Yan etkiler arasında yanma ve ağrı yer alabilir. Ancak bu tedavi yönteminin etkinliği kişiden kişiye değişebilir.
- İmiquimod (Aldara)
- Podofilox
- Sinekateşinler (Yeşil çay ekstresi)
Bununla birlikte ablatif teknikler de HPV kaynaklı siğillerin tedavisinde sıkça kullanılmaktadır. Ablatif tedaviler siğilleri fiziksel olarak yok etmeye odaklanır ve genellikle bir sağlık profesyoneli tarafından uygulanır.
- Kriyoterapi (Siğillerin dondurularak yok edilmesi)
- Elektrocerrahi (Siğillerin elektrik akımı ile yakılması)
- Trikloroasetik Asit (TCA)
Daha dirençli veya yaygın lezyonlarda cerrahi çıkarma yöntemleri tercih edilir. Bu yöntemler siğilleri veya HPV’nin neden olduğu anormal hücreleri doğrudan fiziksel olarak çıkarır. Cerrahi çıkarma yöntemleri siğillerin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasını sağlar.
- LEEP (Loop Elektrocerrahi Ekspresyon Prosedürü)
- CO₂ lazer cerrahisi
Son olarak kanser öncesi anormal hücrelerin yönetimi için kriyoterapi ve LEEP gibi yöntemler yaygın olarak tercih edilir. Bu tedaviler anormal hücrelerin yok edilmesini sağlayarak kanser riskini azaltır.
Sıkça Sorulan Sorular
HPV aşısı hangi yaş aralığında uygulanmalıdır?
HPV aşısı, genellikle 11-12 yaş arasındaki çocuklara uygulanması önerilmektedir, ancak 9 yaşından itibaren başlanabilir. Aşıyı 15 yaşından önce yaptıranlar için iki dozluk bir program önerilir, ikinci doz ilk dozdan 6-12 ay sonra yapılmalıdır. 15 yaş ve üzerindeki bireyler ile bağışıklık sistemi zayıf olanlar üç dozluk bir aşı serisi almalıdır. 27-45 yaş arasındaki yetişkinler için HPV aşısı rutin olarak önerilmez, ancak bireysel risk faktörlerine göre bir sağlık uzmanıyla değerlendirilerek yapılabilir.
Aşı hangi tür HPV enfeksiyonlarına karşı koruma sağlar?
HPV aşısı, 6 ve 11 numaralı HPV tipleriyle birlikte 16, 18, 31, 33, 45, 52 ve 58 numaralı tiplerden korunmayı sağlar. Bu HPV tipleri, genital siğillerin %90’ını ve servikal kanserlerin yaklaşık %90’ını oluşturur. Aşı, servikal, anal, orofarengeal, penil, vulvar ve vajinal kanserlerin riskini önemli ölçüde azaltır. Aşı, HPV’ye maruz kalmadan önce, genellikle 11-12 yaş arasındaki çocuklara yapılması önerilir, ancak 9 yaşından itibaren başlanabilir. Ayrıca daha önce aşılanmamış 26 yaşına kadar bireyler için de önerilmektedir. Aşı uygulamaları, genital siğiller ve servikal kanser öncesi lezyonlarda belirgin bir azalmaya yol açmıştır.
HPV aşısı cinsel yaşamdan önce mi yapılmalıdır?
Evet, HPV aşısı cinsel aktivite başlamadan önce yapılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü, kız çocuklarının 9-14 yaş arasında aşılanmasını önermektedir, çünkü cinsel ilişkiye girmeden önce yapılan aşı, etkinliğini artırır. Aşı, HPV’ye maruz kalmadan önce yapıldığında en yüksek korumayı sağlar ve virüsle ilişkilendirilen sağlık risklerinden korunmayı sağlar.
Aşının yan etkileri nelerdir?
HPV aşısı genellikle güvenlidir. En yaygın yan etkiler, aşı bölgesinde ağrı, kızarıklık veya şişlik ile ateş, baş ağrısı, yorgunluk, kas veya eklem ağrıları ve bulantıdır. Aşıdan sonra bayılma vakaları, özellikle ergenlerde daha yaygın olup, nadiren ciddi alerjik reaksiyonlar (anafilaksi) görülebilir; bu oran ise 1 milyon dozda yaklaşık 3 vaka civarındadır. Yapılan kapsamlı çalışmalarda, HPV aşısının kısırlık veya otoimmün hastalıklarla ilişkilendirildiğine dair güvenilir bir bulguya rastlanmamıştır. Genel olarak, HPV aşısının, belirli kanserleri ve genital siğilleri önlemedeki faydaları, yan etkilerinin minimal riskini fazlasıyla aşmaktadır.
HPV aşısı yapılmış bireylerde smear testi yine de gerekli midir?
Evet, HPV aşısı olmuş bireyler için düzenli smear testi yapılması hala gereklidir. HPV aşıları, rahim ağzı kanseri riskini %90 oranında azaltmada oldukça etkili olsa da tüm kanserojen HPV tiplerine karşı koruma sağlamaz. Bu nedenle, erken dönemde herhangi bir anormalliği tespit etmek için düzenli taramalar önemlidir.

